Sabah saatlerinde siz değerli yolcularımız ile belirtilen noktalardan alıyoruz. Bugün, Marmara Bölgesi’nin ve Karadeniz’in doğa harikalarını keşfedeceğiz. İlk olarak İstanbul’dan Düzce’ye doğru yola çıkıyoruz. Düzce, doğal güzellikleriyle ünlü bir bölgedir. Yolculuğumuz sırasında, yemyeşil ormanların içinde ilerlerken Karadeniz'in etkisini her adımda hissedeceğiz. Düzce’ye vardıktan sonra, Potuk Yaylası’na doğru yola çıkıyoruz. 1300 metre yükseklikteki bu yayla, doğayla iç içe olmak isteyenler için adeta bir cennet. Yaylada, çiçeklerin açtığı yemyeşil çimenler arasında yürüyüşler yaparak doğanın tüm ihtişamını hissedeceğiz. Ayrıca yaylaya özgü geleneksel yayla yaşamını gözlemleyebileceğiz. Potuk Yaylası’nın ardından, yolculuğumuza devam ediyoruz ve dileyen misafirlerimiz ile Pürenli Yaylası’na ulaşacağız. (Ekstra) Yüksek rakımlı bu yayla, etrafındaki ormanlar ve berrak hava ile misafirlerine büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Burada, yayla evlerini ve yöresel yaşamı gözlemleyerek, doğanın içindeki huzuru keşfedeceğiz. Bir sonraki durağımız Güzeldere Şelalesi. Düzce’nin en bilinen doğal harikalarından biri olan bu şelale, yaklaşık 120 metre yüksekliği ile etkileyici bir manzara sunuyor. Şelalenin etrafındaki yürüyüş parkurlarında dolaşacak ve suyun huzur verici sesiyle doğa ile iç içe bir deneyim yaşayacağız. Son olarak, Abant Gölü'ne varıyoruz. Abant, muazzam doğası ve göl manzarasıyla ünlüdür. Gölün etrafında yürüyüş yapacak, tekne turu yaparak gölün ortasında doğanın huzurunu keşfedeceğiz. Ayrıca Abant Gölü'nün çevresindeki çam ormanlarında, bölgeye özgü flora ve fauna hakkında bilgi edinme şansı bulacağız.

Sabah Kahvaltısı: Güzergah üzeri uygun bir tesiste alınacaktır. (Ekstra)
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: Ilgaz otelleri

 Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından Bolu’nun eşsiz doğasında keşfe çıkıyoruz. İlk durağımız, doğanın tüm renklerini içinde barındıran Gölcük Gölü. 1300 metre rakımda, çam ormanlarının kucakladığı bu kartpostal güzelliğindeki gölde yürüyüş yaparak temiz dağ havasını soluyacağız. 19. yüzyıl Osmanlı dönemi av köşklerini andıran göl kıyısındaki yapılar, buraya nostaljik bir hava katıyor. Bir sonraki durağımız, Türkiye’nin en büyük krater göllerinden biri olan Seben Gölü. Yüzyıllar önce volkanik hareketlerle oluşan bu göl, Roma ve Bizans dönemlerinden izler taşır. Etrafındaki kayalara oyulmuş antik kaya evleri, bölgenin tarih öncesi dönemlerden beri yerleşim alanı olduğunu gösteriyor. Bu etkileyici manzaralar eşliğinde doğayla iç içe bir mola veriyoruz.  Kış turizmiyle ünlü Kartalkaya’ya doğru ilerlerken, muhteşem orman yollarından geçiyoruz. Yüksek rakımı ve serin havasıyla ünlü Kartalkaya, Bolu’nun en bilinen kayak merkezlerinden biri olmasının yanı sıra, yaz aylarında da doğa yürüyüşleri ve yayla kültürüyle ziyaretçilerini kendine çekiyor. Ardından, yeşilin her tonunu barındıran Kıbrıscık Yaylası’na ulaşıyoruz. Osmanlı döneminde önemli bir yaylak alanı olan bu bölge, günümüzde hala yaylacılık kültürünü sürdüren köyleriyle dikkat çekiyor. Burada, geleneksel yayla evlerini görme ve bölgeye özgü lezzetleri tatma fırsatımız olacak. Son durağımız, Batı Karadeniz’in en yüksek zirvelerinden biri olan Ilgaz Dağı. “Ilgaz, Anadolu’nun sen yüce bir dağısın” dizeleriyle ünlü olan bu dağ, aynı zamanda Anadolu’nun önemli geçitlerinden biri olmuştur. Antik dönemde Perslerin ve Romalıların Karadeniz’e geçiş noktası olarak kullandığı bu güzergâh, tarih boyunca birçok kervan yoluna ev sahipliği yapmıştır. Bugün, Ilgaz Dağı Milli Parkı’nın içinde yemyeşil çam ormanları arasında temiz havayı soluyarak günümüzü tamamlıyoruz. Konaklama ve akşam yemeği Ilgaz Dağı’ndaki otelimizde olacaktır.

Sabah Kahvaltısı: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: Ilgaz otelleri. 

 Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Karadeniz'in büyüleyici doğal güzelliklerine doğru yola çıkıyoruz. İlk olarak, Sinop'a doğru ilerliyoruz. Sinop, sadece tarihi dokusu ile değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Sinop’a vardıktan sonra, tekne turumuza başlıyoruz. Sinop’un berrak sularında, denizin ve doğanın birleştiği bu turda, Karadeniz’in eşsiz manzaralarına tanıklık edeceğiz. Sinop’un en bilinen plajları ve koyları arasında yapacağımız bu tur sırasında, yüzme molaları da vereceğiz. Denizin serin sularında yüzerek, Karadeniz’in huzur veren atmosferini daha yakından keşfedeceğiz. Tekne turunun ardından, Çatalzeytin’e doğru yola çıkıyoruz. Bu köy, doğallığını koruyan yapıları ve sakin atmosferiyle ünlüdür. Çatalzeytin’in yeşil vadileri arasında yürüyüşler yaparak, bölgenin doğal güzelliklerini keşfedeceğiz. Ayrıca, yöreye özgü lezzetleri tatma fırsatımız olacak. Sonraki durağımız, İnebolu. İnebolu, hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle dikkat çeker. Bu kasaba, Osmanlı döneminin deniz ticaretinin önemli merkezlerinden biriydi. Efsanevi İnebolu evleri ve köyleri arasında yapacağımız gezintilerde, bölgenin geçmişine tanıklık ederken, aynı zamanda huzur dolu manzaraların keyfini çıkaracağız. Günün sonunda, Küre Dağları Milli Parkı'na doğru hareket ediyoruz. Küre Dağları, batıda Bartın’dan başlayıp, doğuda Kastamonu’ya kadar uzanan muazzam ormanlık alanlarıyla ünlüdür. Burada, doğanın tüm ihtişamını içimizde hissedeceğiz. Son olarak, dağların zirvesine ulaşarak, geleneksel yayla yaşamını gözlemleyeceğimiz Daday Yaylası’na varıyoruz. Bu yaylada, Karadeniz’in zirvelerinde geçireceğimiz sakin bir gece, unutulmaz bir deneyim olacak. Konaklama ve akşam yemeği Daday Yaylası’ndaki otelimizde olacaktır.

 Sabah Kahvaltısı: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: Daday Yayla ya da Kastamonu otelleri.

 Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Karadeniz’in tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetmek için yola çıkıyoruz. İlk durağımız, Pınarbaşı. Bu bölge, doğanın sunduğu saf güzelliklerle ziyaretçilerini büyüler. Pınarbaşı, bölgedeki en eski yerleşim alanlarından biridir ve burada, antik çağlardan izler taşıyan doğal alanlar ve yerleşim yerlerini keşfedeceğiz. Yeşilin her tonunu barındıran bu bölge, aynı zamanda birçok eski yerleşim biriminin ve kaya mezarlarının bulunduğu bir alan olmasıyla da dikkat çeker. Pınarbaşı’nın derin vadilerinde ve ormanlarında yapacağımız yürüyüşle, doğanın sunduğu huzuru ve tarihi dokuyu bir arada hissedeceğiz. Bir sonraki durağımız, Horma Kanyonu. Horma Kanyonu, sadece doğa harikası bir alan değil, aynı zamanda eski medeniyetlere ait izlerin yer aldığı bir coğrafyadır. Kanyon, geçmişte bölgedeki yerleşim birimlerine su sağlayan önemli bir su yolu olarak kullanılmıştır. Bugün ise, karstik oluşumları, berrak suları ve dev kaya duvarları ile doğa severlerin ilgisini çeker. Kanyonun derinliklerinde yapacağımız yürüyüş, bize doğanın binlerce yıl süren sabrını ve gücünü gösterirken, aynı zamanda bu bölgenin geçmişine de tanıklık edeceğiz. Kayaların arasındaki gizli vadilere adım atarken, doğanın zamana meydan okuyan gücünü hissedeceğiz. Ardından, dileyen misafirlermiz ile Adzavay Cam Teras’a gidiyoruz. (Ekstra) Bu cam teras, yüksek kayalık bir alanda, doğa ile uyum içinde yapılmış ve çevresindeki manzara ile büyüleyicidir. Safranbolu’nun tarihi dokusuna yukarıdan bakarak, bölgenin önemli yapıları ve doğal güzelliklerini panoramik bir şekilde gözlemleyeceğiz. Adzavay Cam Teras, Safranbolu’nun tarihî kimliğini, geleneksel Osmanlı evleri ve çarşılarıyla birleştirerek, ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğu yapma fırsatı sunuyor. Son olarak, Safranbolu’ya varıyoruz. Safranbolu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden günümüze kadar taşınan bir hazine gibidir. 17. yüzyıldan kalma evleri ve tarihi sokaklarıyla ünlüdür. Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasıyla, Osmanlı döneminin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Burada, tarihi hanları, hamamları ve konakları  gezerek, geçmişin izlerini yakından hissedeceğiz. Safranbolu’nun dar sokaklarında gezerek, geleneksel Osmanlı taş evlerini, taş döşemeli yollarını ve eski çarşılarını keşfedecek, bölgenin kültürel mirasını daha yakından tanıyacağız. Safranbolu’daki otelimize yerleşerek, akşam yemeğimizi burada alacak ve bölgenin tarihi atmosferinde dinlenip, keşfettiğimiz doğal ve kültürel zenginlikleri anımsayarak bu unutulmaz günü sonlandıracağız.

 Sabah Kahvaltısı: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: Safranbolu otelleri.

 Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Karadeniz’in büyüleyici doğasını ve tarihi zenginliklerini keşfetmek üzere yola çıkıyoruz. İlk durağımız, adını mitolojideki bir Amazon kraliçesinden, tarihsel olarak ise Pers prenseslerinden birinden alan Amasra. Amasra, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in ‘’Lala Lala Çeşm-i Cihan (Dünya’nın Gözü) bu mu ola?’’ diyerek hayranlığını ifade ettiği ve ‘’Uyuyan Prenses’’ lakabını verdiği bu özel yerdir. Amasra’nın bu büyüleyici manzarasını tepeden görebileceğimiz Bakacak Tepesi'ne çıkıyoruz. Burada vereceğimiz fotoğraf molası sırasında, Amasra'nın eşsiz koyları ve Karadeniz’in huzur veren sularıyla birleşen bu tarihi yerin etkileyici görüntüsüne tanıklık edeceğiz. Molamızın ardından, Amasra’yı farklı bir açıdan görmek için Boztepe olarak bilinen adayı, anakaraya bağlayan Kemere Köprüsü’ne doğru yol alıyoruz. Burada köprünün tarihi yapısını inceleyecek, Amasra’nın doğal güzellikleriyle birleşen tarihi dokusunu keşfedeceğiz. Amasra, aynı zamanda bir müze kent olma özelliği taşır. Tarihi boyunca pek çok medeniyeti barındıran bu kasaba, Bizans, Roma, Ceneviz ve Osmanlı izlerini taşır. Amasra sokaklarında dolaşırken, şehrin geçmişine tanıklık edeceğiz. Kilise ve camilerin iç içe bulunduğu, tarihi şehir surlarının ve Ceneviz armalarının görebileceğimiz bu sokaklarda, bölgenin zengin kültürel mirasını daha yakından inceleyeceğiz. Son olarak, Amasra’nın simgesi haline gelmiş ahşap işlerinin merkezi olan Çekiciler Çarşısı’na varıyoruz. Burada, yöresel el sanatları ve hediyelikler alabileceğiniz dükkanlarda gezinti yapacak ve alışveriş için serbest zamanımız olacak. Amasra’daki gezimizin ardından, dileyen misafirlerimiz için ekstra olarak Amasra Deniz ve Tekne Turu düzenleyeceğiz. Bu tekne turunda, Amasra’nın çevresindeki büyüleyici koyları ve deniz mağaralarını keşfedecek, Karadeniz’in berrak sularında huzurlu bir yolculuğa çıkacağız. Zeytin Adası ve Amasra Adası gibi doğal güzelliklerin etrafında dolaşırken, denizin mavisi ve doğanın yeşiliyle iç içe olacak, fotoğraflar çekerek bu muazzam manzaraları ölümsüzleştireceğiz. Tekne turu sonrasında, Amasra’dan ayrılarak yolculuğumuza devam ediyoruz ve bir sonraki durağımız olan Yedigöller’e hareket ediyoruz. Yedigöller, Batı Karadeniz’in en gözde milli parklarından biridir. Göl kenarlarında yürüyüş yapabileceğiniz parkurlar, yemyeşil ormanları ve sakin atmosferiyle doğa severler için harika bir fırsat sunuyor. Burada, gölleri çevreleyen zengin flora ve fauna ile doğanın dinginliğini hissedeceğiz. Ancak, Yedigöller gezisi, ekstra bir tur olarak sunulmaktadır, dileyen misafirlerimiz bu güzellikleri keşfetmek için katılım sağlayabilecekler. Yedigöller gezisinin ardından, yolculuğumuza Düzce’ye doğru devam ediyoruz. Düzce, zengin ormanları ve doğa harikalarıyla bölgenin en gözde keşif alanlarından biridir. Sakin atmosferiyle ruhumuzu dinlendireceğimiz bu yolculuğun ardından, İzmit güzergahı üzerinde ilerleyerek, konaklama için İzmit’teki otelimize varıyoruz. Bu geceyi otelimizde dinlenerek geçirecek, yarın başka bir keşif için yola çıkacağız.

 Sabah Kahvaltısı: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: İzmit otelleri.

 Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, doğanın kalbinde unutulmaz bir yolculuğa çıkmak üzere yola çıkıyoruz. İlk durağımız, yeşilin binbir tonu ve göletiyle ünlü Sapanca. Sapanca, doğayla iç içe bir yaşam sunan, sakinliğiyle bilinen bir bölgedir. Göl kenarında yürüyüş yapacak, gölün huzurlu atmosferinde doğanın tadını çıkaracağız. Sapanca’nın etrafındaki çam ormanları ve dağ manzarası eşliğinde fotoğraf molası vererek, bu doğal cennetin keyfini süreceğiz. Ardından, Maşukiye’ye doğru yola çıkıyoruz. Maşukiye, özellikle doğa severler için adeta bir cennettir. Dağların eteklerinde yer alan bu bölge, huzurlu atmosferiyle bilinir. Burada, yürüyüş parkurlarında doğa yürüyüşü yaparak, bölgenin zengin flora ve faunasını keşfedeceğiz. Maşukiye’nin tertemiz havası, bölgedeki şelaleler ve doğal güzelliklerle birleşerek, ruhumuzu dinlendirecek. Bir sonraki durağımız, kış turizminin merkezi Kartepe. Kartepe, yüksek dağları ve karla kaplı manzaralarıyla kış sporları tutkunları için vazgeçilmez bir yer olmanın yanı sıra, yaz aylarında da trekking, dağ bisikleti ve doğa yürüyüşleri için ideal bir noktadır. Kartepe’ye çıkarak, dağların zirvesine çıkacak, buradan muazzam doğa manzaralarını fotoğraflayacağız. Kartepe’nin etkileyici yüksekliğinden bölgenin panoramik görüntüsünü izleyerek, Karadeniz’in bu müthiş doğasında kaybolacağız.  Kartepe gezimizi de tamamladıktan sonra, günün sonunda siz değerli misafirlerimizle vedalaşıyor, bir sonraki Go-Turkey organizasyonunda yeniden buluşmak üzere ayrılıyoruz. Bu eşsiz doğa yolculuğunda birlikte geçirdiğimiz keyifli zamanları unutamayacağız. Bir başka keşifte görüşmek dileğiyle!

Sabah Kahvaltısı: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Öğle Yemeği: Bölgede alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.

Konaklama: Dönüş günüdür, konaklama yapılmayacaktır.